Sonbaharda Sağlıklı Beslenmeyi Benimsemek

13 Eylül 2024

Sonbaharda Sağlıklı Beslenmeyi Benimsemek

Eylül ayının serin havalarının gelmesiyle vücudumuz değişen mevsime uyum sağlamaya başlar. Yazın sıcaklığından sonbaharın daha serin günlerine geçiş, beslenmemizi yeniden düzenlemek ve mevsimin sunduklarıyla uyumlu hale getirmek için ideal bir fırsat sunar. Enerjimizi korumak, bağışıklık sistemimizi desteklemek için Eylül ayında beslenmemizi nasıl optimize edebileceğimizi düşünmeliyiz.

Sonbahar, besin açısından yoğun ürünlerle dolu, birçok meyve ve sebzenin hasat mevsimidir. Mevsiminde olan ürünleri tüketmek, yalnızca en taze ve besin değeri en iyi olan yiyeceklerin tüketimini sağlamaz aynı zamanda yerel çiftçileri destekler ve karbon ayak izini azaltır. Balkabakları, tatlı patatesler, kabaklar, elmalar, armutlar, kızılcıklar, karalahana gibi besinler sadece lezzetli olmakla kalmaz, aynı zamanda bağışıklığı artıran vitaminler, lifler ve antioksidanlarla doludur. Yemeklerimize bu meyve ve sebzeleri dahil etmek, genel sağlık için gerekli olan çeşitli besinleri almamızı sağlar.

Eylül ayının meyvelerinden elmalar; lif ve C vitamini açısından zengin olup, sindirim ve bağışıklık desteği için oldukça önemlidir. A vitamini açısından zengin olan kabaklar, göz ve cilt sağlığı için mükemmel besinlerdir. Folat, manganez ve diyet lifi açısından zengin olan pancarlar ise kalp sağlığı için beslenme listelerinde mutlaka olmalıdır.

Hava soğudukça, soğuk algınlığına yakalanma riski artar. Bu dönemde beslenme yoluyla bağışıklık sisteminizi güçlendirmek çok önemlidir. C, D vitaminleri ve çinko açısından zengin besinlerin tüketimini artırmak gerekir. Portakal, limon ve greyfurt gibi turunçgiller mükemmel C vitamini kaynaklarıdır. Antiviral ve antibakteriyel özellikleri bulunan soğan ve sarımsak geçiş mevsimlerinde mutlaka tüketmeye özen göstermemiz gereken besinlerdendir. Yoğurttaki probiyotikler, bağışıklık fonksiyonuyla yakından bağlantılı olan bağırsak sağlığını artırmaya yardımcı olabilir.

Sıcak yaz aylarında su içmeyi hatırlamak daha kolay olsa da, Eylül ayında susuz kalmamak da aynı derecede önemlidir. Susuz kalma yorgunluğa, baş ağrısına ve sindirim sorunlarına yol açabilir, bu nedenle günde en az iki buçuk litre su içmeyi hedeflemeliyiz.

Değişen mevsimle birlikte, karbonhidratlar, proteinler ve yağlar gibi tüm makro besinleri içeren dengeli bir diyet uygulamak önemlidir. Kompleks karbonhidratlar; Yulaf, kinoa ve esmer pirinç gibi tam tahıllar sürekli enerji sağlar ve sizi daha uzun süre tok tutar. Dokuları onarmak ve kas sentezinin oluşumu için yağsız et, balık, yumurta, fasulye ve baklagiller iyi birer yağsız protein kaynaklarıdır. Beyin sağlığını desteklemek ve iltihabı azaltmak için keten tohumu, ceviz ve yağlı balık gibi omega-3 yağ asitleri kaynaklarını beslenmemize eklemeliyiz.

Eylül, geçiş ayıdır ve bu da mevsimlik ürünler, bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekler ve ısıtan öğünlerle beslenmemizi yenilemek için ideal bir zamandır. Bu mevsime uygun beslenme değişikliklerini benimseyerek enerjimizi koruyabilir, bağışıklık sistemimizi destekleyebiliriz. Unutmayın, iyi beslenmenin anahtarı dengedir, bu yüzden vücudumuza gelişmesi için ihtiyaç duyduğu besinleri önemli ölçüde vermenin değerini bilmeliyiz.

DİYETİSYEN GÜLİN ALTUN – EDİRNE ÖZEL EKOL HASTANESİ

Posted in Haber & Duyuru